YAHYÂ ALEYHİSSELÂM
YAHYÂ ALEYHİSSELÂM
(Islamic Glossary) :
İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Zekeriyyâ aleyhisselâmın oğludur. Annesininismi Elîsa olup, hazret-i Meryem'in kızkardeşi ve İmrân'ın kızı idi. Dâvûd aleyhisselâmınneslinden olan Yahyâ aleyhisselâm, hazret-i Meryem'in teyzesinin oğludu r.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:Ey Zekeriyyâ! Biz seni Yahyâ isminde bir oğulla müjdeleriz. Ondan önce bu isimlekimseyi isimlendirmedik (bu adı vermedik) . (Meryem sûresi: 7)(Biz Zekeriyyâ'ya Yahyâ'yı ihsân ettik ve şöyle dedik:); "Ey Yahyâ! Kitâbı (Tevrât'ı)kuvvetle tut" ve biz ona (Yahyâ aleyhisselâma) daha çocuk iken (rivâyete göre henüz üçyaşındayken) hikmet verdik (Tevrât'ı ve fıkhî hükümlerini anlama kâbiliyeti verdik) . (Meryemsûresi: 12)Allahü teâlâ rahmet etsin kardeşim Yahyâ'ya ki o, küçük iken çocuklar kendisini oyuniçin çağırdıklarında; "Ben oyun için mi yaratıldım?" derdi. O küçük iken oyun için böylesöylerse, yetişkin kimsenin günâh işlemesindeki hâli nasıl olur? (Hadîs-işerîf-Râmûz-ül-Ehâdîs)Babası Zekeriyyâ aleyhisselâmın duâsı üzerine dünyâya gelen ve isminin Yahyâ olduğuAllahü teâlâ tarafından bildirilen Yahyâ aleyhisselâm, küçük yaşından îtibâren Tevrât'ı öğrendi.Rüşd (olgunluk) çağına ulaştığı zaman kendisine peygamberlik emri bil dirildi. İsrâiloğullarınıTevrât'ın hükümlerine uymaya çağırdı. İlk önce Mûsâ aleyhisselâmın şerîatine (dînine) göreamel ediyordu. Îsâ aleyhisselâma İncîl indirildikten sonra, Tevrât'ın hükmünün kaldırılmasıüzerine, Îsâ aleyhisselâmın bildirdiği emir ve yasaklarla amel etti. Kavmini de İncîl'inhükümlerine uymaya dâvet etti. Zâlim yahûdî hükümdârı büyük Herod'un torunu, BirinciHerod tarafından şehîd edildi. Yahyâ aleyhisselâm şehîd edildiği zaman otuz dört yaşında idi.Îsâ aleyhisselâmla akran olan Yahyâ aleyhisselâmın mübârek bedeninin parçaları başka başkaşehirlerdedir. Başı, Şam'daki Ümeyye Câmii'ndedir. Yahyâ aleyhisselâm kıldan elbise giyerekhayâtını devâm ettirir, gece-gündüz Rabbine ibâdet eder, Allah korkusundan çok ağlardı.(Nişâbûrî, Nişâncızâde, Kurtubî)